Mevlânâ Celâleddin Rûmî
Duydum ki, bizi bırakmaya azmediyorsun; etme!
Başka bir yâr, başka bir dosta meylediyorsun, etme!
Sen, yâdeller dünyasında ne arıyorsun (ey) yabancı;
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun, etme!
Çalma bizi bizden, gitme o ellere doğru;
Çalınmış başkalarına nazâr ediyorsuni etme!
Ey Ay, felek harâb olmuş, alt-üst olmuş senin için
Bizi öyle harâb, öyle alt üst ediyorsun, etme!
Ey makâmı Vâr ve Yok’un üzerinde olan kişi;
Sen, varlık sahâsını öyle terk ediyorsun, etme!
Sen, yüz çevirecek olsan; Ay, kapkara olur gâmdan,
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme!
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan;
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme!
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer,
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme!
Ey Cennet’in, Cehennem’in elinde olduğu kişi,
Bize Cennet’i öyle Cehennem ediyorsun, etme!
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize;
O zehri o şekerle sen bîr ediyorsun, etme!
Bizi sevindiriyorsun huzûrumuz kaçar öyle;
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme!
Harâma bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı;
Ey hırsızlığa da değen, hırsızlık ediyorsun, etme!
İsyân et ey arkadaşım, söz söyleyecek ân değil;
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme!